Doodl'da çekicin tele vuruluşunun yanısıra, yanında bulunan volüm çubuğuyla tuşlara kuvvetli vurulduğunda kuvvetli, hafif vurulduğunda hafif ses çıkacağı canlandırılıyor.
Piyanonun icadını hazırlayan klavsende teller bir mandal vasıtasıyla çekilirken, piyanoda ise "tele vurma" bir buluş olarak karşımıza çıkıyor. İlerleyen yıllarda bu vuruşların -elde edilmek istenen sese göre- şiddeti de sağlanabilir hale getirilmişti.
Bartolomeo Cristofori ilk piyanoyu 1700'lü yıllarda Floransa'da yaptı. Ölümüne kadar sadece 20 piyano üretmişti.
Bartolomeo Cristofori'nin değişik volümlerde ses elde edebilmesinden hareketle bu piyano öncülü çalgının adını “gravicembalo col piano e forte”— “yumuşak ve yüksek sesli harpsichord” olarak adlandırdı.
Johann Andreas Stein 1770 yılında piyanoyu daha da geliştirdi. Çekiçlerin tellere vurduktan sonra daha hızlı geri çekilmesi mekanizmasını geliştirerek daha da hassas koyultuların/nüansların elde edilmesini sağlamış oldu..
Mozart, 1777 yılında çaldığı bir Stein piyanosundan adeta büyülenmişti.
John Broadwood and Sons adlı İngiliz firması, piyanoya ilk pedalı taktı.
18. yüzyılda piyano tellerinin yatay yerine dikey gerilmesi yani duvar/konsol piyano için de çalışmalar başladı.
Bu konuda ilk başarılı sonuç, 1811 yılında, Londra’da Robert Wornum adlı piyano imalatçısı tarafından alındı. 1830’lu yıllardan sonra ise piyano yapımında ilerlemeler neticesi daha hassas çalımlar elde edilebilir hale geldi.
Asıl adı pianoforte olan piyano telli çalgılar kategorisinde yer alır. Adını kuvvetli ses anlamına gelen forte ve zayıf ses anlamına gelen piano terimlerinin birleşmesinden almıştır. Zaman içerisinde daha kolay söylenmesi açısından ismi piyano olarak kısaltılmıştır.
Barok Dönemin en önemli bestecisi ve aynı zamanda klavsen ve çembalo tamircisi olan J. Sebastian BACH’ın bu ilk piyanonun öncülü, koyultu elde edilemeyen Silberman piyanosunu çaldığı bilinmektedir.
Piyano genel olarak 88 tuşludur. Bu tuşlardan 36’ sı siyah, 52’ si ise beyazdır.